30 Ağustos, 2012

Eski sevgilimin, yeni sevgilisine. Son söz; Mutluluklar.

Beni iyi dinle. Eğer ağzın kulaklarına değilse duymana bir engel yoksa iyi dinle tamam mı. Sen şimdi onun yanındasın. Bir zamanlar benim olanın yanında. Benim ait olduğum adamın yanında. Genelde hep seni benim gibi sevmeyecek,gözünü aç ile başlar cümleler. Gözünü açman gerekiyor. Evet burası doğru. Başka bir doğru daha var. Şüpheye yer olmayan,herkesin anlayamadığı ama emin olman gereken bir gerçek var. O kadar gerçek ki artık bana verdiği zarar dışardan farkediliyor. En basidinden yemeden içmeden kesildim. Zayıfladım. Gözlerim kan çanağına döndü. Uyu diyorlar, uyuyamıyorum. Şimdi seni bu hale getiren ne diyeceksin. En baştada sevgilinin eski sevgilisi sana bu satırları neden yazıyor diye şüpheleniceksin. Bırak şimdi şüpheyi, unut kim olduğumu yanındaki adamın yaptığı gibi. Çünkü o, o seni seviyor. Bu cümleyi yazmak için günlerce hazırladım kendimi.Yan yana ilk resminizi gördüğümde ihtimal vermedim. Bizim hiç resmimiz olmayışınada takılmadım. Attım içime. Ortak arkadaş grubumuz sayesinde aynı ortamda bulunmak zorunda kaldık birgün. Gözümde büyüttüğüm,umutlarla süslediğim o gün tüm hayaller yok oldu. Önce gözümü ayıramadım telefondan. Senin rsimlerinle doluydu. Ve beş dakika arayla eline alıp şöyle bir bakıp masaya koyuyordu. Resmine mi bakıyordu,mesaj mı bekliyordu bilmiyorum. Ne farkeder ki. Bana cevap bile atmaya üşenirdi. Birkez göz göze gelebildik. O, hiö ayırmadığım gözlerime birkez baktı o kadar. O an durdu dünya. Çünkü ben yoktum. Ben yoktum artık o gözlerde. Artık başka bir ışıltı vardı. Artık kendimi göremeyeceğim kadar, onun senden başkasını göremeyeceği kadar kördü o gözler. Sonra telefonu çaldı. Anında koştu masaya. Az önce bana bakarken ki duygusuz surat kahkahalar atıyordu, gözlerininse içi gülüyordu. Uzaklaştı yanımızdan,uzun bir süre gelmedi. Lavaboya diye kalkıp takip ettim. Sana utana sıkıla seni çok sevdiğini söylediğini işittiğim an istemeden gözlerim doldu ve uzaklaştım. Bu defa durak gerçekten lavaboydu. Yüzüme su çırpamadım makyajım bozulur bahanesiyle. Aynaya baktım. Suya ne gerek var akan iki damla yaş beni tanınmayacak hale getirmiş bile. Masaya döndüm. Kafamı kaldıramıyorum. O benden önce gelip oturmuştu masaya. Bu defa telefon hep elindeydi. Kafası ise başka yerde.Kalktı bir anda. Kafamı kaldırmak zorunda kaldım. Bakmadı. Veda etti ve gitti koşarak. Kapıya kadar eşlik etti üç beş kişi. Sırtını sıvazladılar. Sonra birkaç kahkaha ve oo sesleri. Seviyorum be oğlum dedi kızararak. Ve son kez gülüp çıktı. Utandı. Bana bunu söylemesi senelerini aldı ama mesele oda değil. Bana söylerken bişey hissetmezdi bile. Ben yükledim tüm güzel anlamları. Ama bu defa tüm anlamlar içinde. O cümlede. Kaçırdığı gözlerde. Gülüşlerinde. Resimlerinizde. O gittikten sonra acınası durumdaydım. Suratım yine mahvolmuştu. Bu defa hıçkırıklarımı tutmama engel yoktu. Herkes bu defa benim sırtımı sıvazlıyor unutursun diyor. Gülmeye başladım bir anda. Bu süre içinde oda koşarcasına sana geliyordu. Sinirlerimin bozulduğu her halimden belliydi. Gözümden yaş akarken ben kahkahalar atıyordum. Elimdeki suyu yere döktüğümde iki kişi girdi koluma. Kaldırdılar ayağa. Eve kadar getirdiler. Ben uzandığımda yatağa, o seni sımsıkı sarmış kucaklıyormuş meğer. Artık adınız anıldığında ardından maşallah kelimesi duyuluyordu. Resimler hergün dahada anlamlanıyordu. Senelerim sizinle geçti. Ben onunla yatıp kalktım, o seninle.Hiç karşı karşıya gelmedik. İhtiyaçta duymadım hep yanımdaydı nasılsa, aklımda. Birgün rastladım tesadüfen. Uzaktan izledim. Beni ektiği o köşede hazırlanmış seni bekliyordu. Sonra sen geldin. Bana hiç sarılmadığı gibi sarıldı sana. Sonra çevirdi uzun bir süre. Başım döndü dur diye bağırıyordun gülerek. Sonra ellerinizi gördüm. Yüzüklrinizi. Nasıl ne ara derken beni görmesin diye uzaklaşmak zorunda kaldım. Resimlerinize tekrar baktım. Yeni takmıştınız yüzükleri. Meğer o formaliteymiş. İkinciside eklendi çok geçmeden. O zaman dönüp baktım kendime. Okulu öyle böyle bitirmişim. Her gelen fırsatı tepip teklifleri reddetmişim. Ve gelelim bugüne. Evleniyormuşsunuz yakında. Ona kızma. Onu kırma. Onu yorma. O sana bağırıyorsa sevin çünkü sevgisini en öok sinirliyken belli eder. Onu yalnız bırakma. Onu hiç bırakma. Çünkü o seni seviyor. Seneler geçti ve bu cümleyi artık beynime kazıdım. Şimdi ona evet dediğin için gurur duy. Çocuğumun babası olmasını istediğim tek adam alnını öpüp helalimsin diyecek birkaç hafta sonra. Şimdi onu seçtiğin için gurur duy. Ve her aynaya baktığında onu ilk günki gibi sevmen gerektiğini hatırla. Beni hatırla. Çünkü ben, bu şehirdeki son günümde bile onu hala ilk günki gibi seviyorum.

Mutluluklar.

           Bayan Sobe

06 Ağustos, 2012

Bence deneme.

Bugün sana olan nefretimden ağladım. Çok klasik değil mi? ''Ağlamam..'' Genelde yanımda olmadığındandı, özleyip ulaşamamdandı,şimdi ise nefretimden. Senin yüzünden bozulan moralimi geçtim, içine edilen günümü renklendirmek için, biraz olsun sahte kahkahalar atabilmek için gittim kardeşim dediğim insanın kalbini kırdım güvenini sarstım. Sahte kahkaya neden ihtiyacı olsun ki insanın. Gülmeyi alışkanlık haline getirmişken şimdi gülemez, sahtelerle avunmaya başlar oldum. Hemde sadece son 24 saatte başardın beni bu hale getirmeyi.
Senden nefret ettikçe daha çok düşünmek çıldırttı beni.
Erkenden odama kapanıp yastığı sıkarak ağlarken hala değmez diye inlemelerimin önemi olmadığını farketmek koydu.
Dinlediğim müziğin sesini kıstım kafamın içindekileri duyabilmek için.
Gözümü kapattım,ilk güne gittim.
Açtım, burdayım.
Bu pisliğin içinde.
Bize yaptıklarına baktım uzaktan, bu hale gelmişiz dedim ve yastığın ıslandığını farkettim.
İçmeden sarhoş olup, uyumadan rüya gördüğümü unutmuşum halbuki.
Senin için kırdığım kalpleri düşündüm. Terslediğim insanlar. Seni savunduğum her cümle.
Tek kelime döküldü gözlerimden. Yazık dedi gözyaşları ve akmaya devam etti.
Durmak bilmeyecek bu gece belliki.
Ağladığım şey sen değilsin. Benim.
Sana verdiğim değer.
Artık içimde besleyemediğim o sevgi.
Giden anılar.
Gözümden düşen değerin.
Uzaklaşan kokun..
Ve unuttuğum numaran.
Tek bir sorum olurdu şimdi karşıma çıksan. Neden yaptın bunu bize?
Cevabı bildiğimden susuyorum. Ne yaptım diyeceksin yine. Sen birşey yapmadın. Ben çok değer verdim. Haddinden çok. Hakettiğinden çok. Gereğinden fazla ve kendimi yıpratıcak kadar hızla sevdim seni. En azından ne diyorum biliyor musun. Di'li geçmiş koymuyor. Hatta geçmişimde olman beni sevindiriyor. Olman gereken yerdesin. Ama ben, ben hakettiğim yerde değilim. Sen düştüğün çukurun en dibindiyken beni nasıl yerin dibine sokabilirsin ki? Ağzındaki o tek laf varya. İşte o senin demenle olmuyor bil. Yakında geçmiş yerini hatıralara, hatıralar yerini unutulmaya bırakacak. İşte unutuluşun o durağında. Sakın, sakın bir daha sevme. Bu güne kadar beceremedin, bence tekrar deneme.

Bayan Sobe

05 Ağustos, 2012

Unuttum-unuttu-unut-unutamadım-unutmam

Şuan hissettiklerim o kadar farklı ki. Belki de kimsede görmediğim için böyle geliyor. Sevmeyi biliriz sevinci herkes anlatır yada unutamamayı, acıyı. Ama bu öyle ki senden koptuğumu bildiğim halde kopmak istememek. Sevinç yanı başımdayken kendimi acıya sürüklemek, bu saçmalık.
Aylardır tek çabam seni unutmaya çalışmaktı. Bi' gece olsun aklıma gelmeden uyumayı başarmak. Bugün farkettim ki aklımda değilsin son bi' kaç haftadır. Buraya bi' şeyler yazmıyorum çünkü yoksun. Geçen gün yazdım sana aklımda olsan yazamazdım mesela. Konuştuğumda herhangi biriydin sadece. Şimdi soruyorsun -nerden bilecekte soracaksın ama olsun- madem aklında değildim neden yazıyorsun diye, hatıralar izin vermiyor. Onları yok etmedikçe bi' hafta, bi' ay, bi' yıl sonra çıkıyorlar karşına. Sana seni görmeden öne yazdığım bi' kağıt parçası çıktı okul çantamdan. Tekrar okumadım oysa bi' kaç ay öncesine kadar ezbere biliyordum hepsini. Ama hala alıntılar yapabilirim ondan.'Eğer bu yazıyı yazarken gülebiliyorsam olduğun kişi gibi beni mutlu edebiliyorsun.' 'Belki beni görerekte sevebilirsin.' Ben senin karanlığın ve uzaklığınla sevebilmiştim.
Bi' hiçlikte yaşıyorum sessiz sessiz. Unuttum diye başladığım cümlelerde sen geliyorsun aklıma ve ben unutamadımlarla bitiriyorum tüm cümleleri. Ve devamı geliyor o cümlelerin; unutmakta istemiyorum ondan daha adamını bulana dek..
                                                             Renksiz Kalem

01 Ağustos, 2012

Üzgünüm bende bittiğin için..

Az vaktim var. Evet şu 10 dakikalık zaman dilimine sığdırmalıyım içimden geçenleri. Yoksa ağlarım,biliyorum.  Az önce üstümü değişirken bir koku geldi burnuma. Bir an yanımdasın sandım. Aldım kokladım elbisemi uzun bir süre. Yaş akmadı gözlerimden şaşırdım. Sonra attım bir köşeye. Facebookta gezinirken adını gördüm. Sanki adını senden başka taşıyan yokmuş gibi, seni görmüş gibi heyecanlandım. Ama sen ekli bile değildin ki. Ona bakarsan yanımdada değildin ama kokun burnumun ucundaydı. Adın karşımdaydı. Gece başımı yastığa koyduğumdaysa sağımda hayalin, solunda tamamiyle sen vardın. Ağlamadım hayır. Bir marifetmiş gibi bunu neden tekrarlıyorsun diyeceksin şimdi. Çünkü bunu başarabilmek için senelerimi verdim ben. Üzgünüm;
Kokunu özledikçe yanına gelmeden karışmış kokularımızın olduğu elbiselerimi koklayabildiğim için,
Adın geçtğinde heyecanlanmak veya durgunlaşmak yerine hafif bir tebessümle geçiştirebildiğim için,
Numaranı silemeyeceğimi düşünüp bir sabah kalktığımda numaranı bulamadığım için,
Seninleyken veya hayatımda olduğun her dakikayı süsleyen şarkıların ansızın çaldığı anlarda birşey hissedemediğim için ve artık, artık bende bittiğin için. Kalbim kovmuş seni çoktan, aklımda adınmış tek kalan, üzgünüm bende bittiğin için.


        Bayan Sobe