Bundan güç alarak gittim kutunun yanına. Eğildim. Açtım kapağını. Burnuma bir koku geldi. Hayır tabiki verdiğin ilk çiçeği sakladım ama bu onun kokusu değil. Bu. Bu geçmişin kokusu sanki. Sen kokuyorsun sanki. İkimizin kokusu karışmış gibi. Kaldım o an öylece. Hiç böyle kokmazdı bana, hiç böyle uzaktan bakmazdı geçmiş. Demek ki sadece kağıtlardan ibaret değil pek çok şeyi kapatmışım ben o kutuya. Umutlarımı, hayallerimi, kırgınlıklarımı, seni, beni, hala bir arada tutmaya çalıştığım ''biz''i.
Az önce hayal kırıklığına uğradım. Sana da uğrayacakmış selamı var. Fazla bekletmem merak etmesin dedi.
Az önce umutlarım baktı uzaktan, git gide uzaklaştı ve sonra gözden kayboldu.
Az önce kırıklar battı ayağıma, hayır hayal değil kalp kırıntısıydı bu defa. Bu yüzden daha çok acıdı içim.
Az önce sen geldin aklıma. Kokun yanımdaydı sanki, sen yanımdaydın. Bir ara kafamı çevirme gereği duydum. Sonra ne yapıyorum ben dedim. Rüyalarda bile göremediğim için belki de özlemim.
Az önce seni istedim ben tekrar. Yanımda veya uzağımda fark etmez. Seni istedim.
Ve az önce gerçekle yüzleştim ben. Kutunun kapağı indirdim ve gidenlere hoşçakal dedim.
Az önce, sadece birkaç dakika önce kutuyu açmadan evvel, kendimdeydim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder