Bunu hiç düşünmeyiz. Hayat kimi zaman sövdüğümüz,kimi zaman kurtulmak istediğimiz,mutlu olduğumuzda hiç bitmemesini dilediğimiz şey.

Hayattan beklediğimiz çoğu şeyin cevabı bizlere birer ''hiç'' olarak dönüyor. Bunu bile bile inatla istemeye devam ediyoruz. Sonuysa hayal kırıklığı.
Beklenti ne kadar çoksa yaşadığımız hayal kırıklığı o kadar büyük.
Ama beklentilerimizin üzerine düşünmediğimiz kadar yaşadığımız o burukluğa kafa yoruyoruz.
Neden böyle demekten ve canımızın defalarca yanmasına izin verdiğimizden aslında kaybeden biz oluyoruz.
O yüzden her zaman hayatı umursamayan,aksiliklere gülüp geçebilen,olumsuzluklara her zaman eyvallah diyebilen insanlara imrenmişimdir.
Denemedim değil. Denedim tabi ki. Zaten çoğumuz boşuna üzüldüğümüzü fark ettiğimiz bir olaydan sonra bir daha bu saçmalığı yapmayacağımıza dair söz veriyoruz kendimize. Bende verdim. Ama beceremedim. Demek ki olmuyormuş. Herkes yapamıyormuş.
Ama ne zaman ''hayat''ı sadece bir kavram,soyut bir varlık olarak görmekten vazgeçip somutlaştırdıysam, bende bu bahsettiğim insan tiplemesine biraz daha yaklaştım.
En başta hayata anlam yükledim. Bende ki anlamının tanımını yaptım. Onu içinde yaşadığımız canlılığa dahil ettim. Ona duygular yükledim.
Hayat kötü biriydi bende. İnsanlar onun için önemsizdi. Ya da çok önemli. Ortası yoktu. Çok ayrımcı bir karaktere sahipti. En önemlisi adaletsizdi. Ona kimse adaletin ne olduğundan bahsetmemişti.
Hak etmeyen insanların canını yakıp hak edenlere inatla göz yumuyordu hayat.
Sürekli bir yerlere gelebilmemiz için bizlere taklalar attırıp,her şeyi biraz daha zorlaştırmak için söz vermişti birilerine.
Fakat kaç takla atsak da önümüze çıkıp çelme takmaktan vazgeçmiyordu.
Bunu yapmayı seviyordu. Ve günden güne daha çok sevmesinin sebebinin bizler olduğunu anladım.
Onu fazla umursayışımızdı mesele.
Fazla değer verip,çok üstüne düşmemiz,yaşattığı her şeye anlam yükleyip,verdiklerine fazla alışıp,vermediklerine sövüşümüzdü mesele.
Bu saydıklarımı bize yapan ''biri'' olsa,düşünüyorum da,galiba çoğumuz bunu yapmaya hakkı yok diyip sırf onun yüzü gülmesin diye onun mutsuzluğu için mutlu taklidi yaparız.
İşte bunu yapmaya başladım.
Tam anlamıyla başarı yakalanamanızı beklemiyorum. Ama ''hayat'' dendiğinde gülebilecek noktaya gelebiliyorsunuz. Bir sorunla karşılaştığınızda ''yine işe yaramadı'' diyerek üzülmemeyi seçebiliyorsunuz. Ve zamanla, o sizi himayesine alan şeyin karşınızda ne kadar güçsüzleştiğini,onun sizi değil,sizin ve tavırlarınızın onu yönettiğini görüyorsunuz.
Bence çoğumuz,işe buradan başlamalıyız.
Saçma şeylere ağlayan insanları kabullendiysek,önemli şeylere gülme hakkımız var demektir.
''Hayat'' ne hissediyorsam odur.
Şimdi en son yaşadığınız olumsuzluğu düşünün ve ilk tebessümünüzü ona armağan edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder